Necati Topaloğlu Başkanımız bugün meclisimize teşrif ettiler, ilgileri için teşekkür ediyorum. Kemer bizim görev alanımızda olan, Antalya turizminde öne çıkan, önemli bir ilçemizdir. Biz ilçelerimizden aldığımızdan daha fazlasını ilçelere hizmet olarak vermeyi ilke edinmiş bir odayız. Bu nedenle Kemer’e bu yıl Başkanımızla işbirliği yaparak güzel bir eser kazandırdık. Bina yapmak kadar önemli olan onu en iyi şekilde değerlendirmektir. Sevgili Necati Başkanımız eğitimci olduğu için ATSO Eğitim ve Sanat Merkezi’ni kısa zamanda büyük bir merkeze dönüştürmüştür. Şu anda 750 civarında evladımız sanat ve yabancı dil eğitimi almaktadır. Birazdan filmini de göreceğiz. Bu güzel başarı için Başkanımızı, Merkeze emek veren öğretmenleri, ayrıca o merkezin yapımına katkıda bulunan siz değerli arkadaşlarımı kutluyorum.
Bu ay odamızın ve komitelerimizin yine çok aktif olduğu bir aydı. Filmde faaliyetlerimizin bir kısmını gördünüz. 13 Haziran’da Müşterek Komiteler Toplantımızı üyelerimizle birlikte oldukça geniş bir katılımla yaptık. Uluslararası faaliyetlerimiz, yabancı büyükelçilerin ziyaretleri yoğunlaştı. Odamızda İtalya izmir Ticaret ve Sanayi Odası Derneği ile Antalya Ofisini açtık. Sağlık turizmi kümesinde Almanya, Belçika, İngiltere ve İsviçre pazarlarına yönelik sanal ticaret heyeti çalışmaları devam ediyor.
Yaz mevsimiyle birlikte kent merkezinde bir miktar canlanma görüyoruz. Rodin sergimize yerliden çok yabancı geliyor, özellikle de Antalya’da yaşayan yabancılar geliyor. Zaten Antalya’da yaşayan yabancı kökenli komşularımız Antalya’yı bizden daha iyi yaşıyorlar. Denize onlar giriyor, operaya onlar gidiyor, Rodin sergisine onlar ilgi gösteriyor. Darısı bizim başımıza. İnşallah biz de şehrimizi hakkıyla yaşayabiliriz.
Kent merkezini canlandırmak ve üyelerimize konser imkanı sunmak için TRT Türk Halk Müziği̇ ve Türk Sanat Müziği̇ Radyo Sanatçıları Konseri düzenledik. Bizim 140. Yılımız TRT Antalya Radyosu’nun 60 yılı etkinliği böylece güzel bir konserde buluşmuş oldu, TRT Antalya radyosu 60 yıldır kültür, sanat, bilim, eğitim, sağlık gibi her alanda Antalya’nın hafızası olmuştur. Bu vesileyle kendilerini kutluyorum.
Geçen ay orman yangınlarına karşı dikkatli olmamız yönünde uyarıda bulunmuştum. Maalesef Marmaris’te yangın geçen yıl yaşadığımız kabusu hatırlatmış oldu.
Bugünlerde ormanların 7/24 izlenmesi, her yerde teyakkuzda olunması gerekiyor. Manavgat yangının acısı halen tazeliğini koruyor. Artık herkes bu konuda sorumluluk almalıdır.
Son dönemde öğrencilerle ilgili üzücü haberler ve bitmeyen kadın cinayetleri de ülke gündemindedir. Bu konuyu çok konuştuk. Asıl mesele ülkemizde insan sevgisini, yaşam sevgisini, saygıyı ve vicdanı yeşertmektir.
Bugünlerde Antalya gündeminde tartışılan Antalya Lisesi hakkında konuşmam için bazı arkadaşlarımızdan talepler geldi.
Antalya Lisesi gibi kurumlar ve o yapılar toplumun hafızasıdır, kentin kimliğidir, kültürüdür. Bu tür eserleri manevi değerlerini dikkate alarak korumalıyız.
Sektörel gelişmelere ve komitelerimizin gündemlerine geçmeden önce piyasadaki durum hakkında sizlerin değerlendirmelerini almak istiyorum. Bunun için dönem dönem yaptığımız anketi yapacağız.
Anket sonuçları çok sürpriz değil, ekonomide sıkıntılar devam ediyor. Turizm daha iyi, ihracatın arttığı sanayi sektörleri daha iyi, ama alım gücünün düşmesi iç piyasayı daraltıyor. Ciro artışı %200-300 olan sektörlerin yanında ciro artışı enflasyonun altında kalan sektörlerimiz de bulunuyor.
Şimdi Temmuz ayında ücret artışları gündemde. Asgari ücret artışı ciro artışı enflasyonun altında kalan sektörler için ağır bir yüktür. Kuşkusuz yüksek enflasyon karşısında ücretlerin güncellenmesi zaruri hale gelmiştir. Ancak istihdamın korunması için ücret artışı, vergi yükünün azaltılmasıyla sağlanmalıdır. Aksi halde ücretler artacak, enflasyon artacak, kur artacak, sonra yine ücret, kur, enflasyon artacak ve bir kısır döngüye girmiş olacağız.
Son günlerde üyelerimizden krediye erişim konusunda yakınmalar geliyor. Hem kredi alınamıyor hem de faizler %40’a kadar yükseldi. Ekonomi yönetimi enflasyonu dizginlemek için kredi artışında frene bastı. Kredinin dövize gitmemesi için her gün yeni kararlar alınıyor. Kur artmasın diye Hazineden kur korumalı mevduata faiz ve kur farkı ödeniyor, faiz geliri vergiden muaf tutuluyor. Gelir Ortaklığı Senedi çıkarılıyor. Merkez Bankası dövizi durdurmak için piyasaya döviz vermeye devam ediyor. En son şirketlerin döviz mevduatı ile ilgili kısıtlayıcı kararlar alındı.
Buna rağmen biz KOBİ’lerin sermaye ihtiyacı için KGF kredi paketinin artırılmasını istemiştik, KGF paketinin 60 milyardan 100 milyara çıkacağı söylendi, ama muhtemelen kredi artışı yavaş ve kontrollü olacaktır.
Ekonomide daha çok günlük veya güncel sorunları konuşmaya devam ediyoruz. Yapısal reformlar konusunu unutmamalıyız. 3600 ek gösterge, EYT gibi konular elbette güzel, ama SGK açığı ne olacak, KDV ve ÖTV nasıl azalacak konuşan yok. Reformlarla ekonomide verimliliği, teknolojik dönüşümü, yeşil dönüşümü başarmalı, çalışanları ve genç nesilleri daha verimli hale getirmeliyiz. Fiyat ve kur istikrarını sağlayarak yabancı sermaye yatırımı çekmeliyiz. Aksi halde gelecek yıldan itibaren tekrar diyet yapmaya mecbur kalırız.
Müşterek komiteler toplantısında da söyledim, Türkiye’de yüksek enflasyonun ve verimsizliğin bir nedeni de rant ekonomisidir. Arsa, arazi, imar tadilatı rantı Türkiye’de kalkınmanın önünde bir engel haline gelmiştir. Bir taraftan bir kararla, bir plan değişikliğiyle milyonlar aktarılıyor, diğer taraftan biz burada asgari ücret artarsa ne yapacağımızı düşünüyoruz.
Rant yüzünden ekonomi zayıflıyor, şehirlerimiz plansız büyüdüğü için şehir ekonomisi bereketsiz oluyor, iş ahlakı ve sosyal ahlak bozuluyor. Ekonomide gelir ve kar dengesi bozuluyor, adalet kalmıyor. Geçen gün de söyledim, artık dürüstlük enayilik, menfaat sağlamak başarı oldu. Hakkaniyet, ilke, kural diye bir kültür kalmadı. Şehirlerimizi ve sektörlerimizi rant kültürüne teslim etme vebali hepimizin üzerindedir. Bu işin, siyaseti, partisi yoktur, arsa, arazi rantı, imar rantı artık siyaset üstü bir soruna dönüşmüştür. Bugün sivil toplumun en fazla konuşması gereken konu budur. Ülkemizi, şehrimizi seviyorsak, ben vicdanlıyım, dürüstüm diyorsak artık kendi mahallemizin, ilçemizin, şehrimizin kapısının önünü temizlemek mecburiyetindeyiz. Türkiye’de geçen yıl emlak vergisi veya bina vergisi olarak 10 milyar lira alındı, arsa vergisi olarak 3 milyar alındı, arazi vergisi zaten yok. 38 milyon konut var, 10 milyar emlak vergisi konut başına 263 lira demek, 10 paket sigara parası. Faizden vergi almıyoruz, emlakten, arsadan, araziden almıyoruz. Devletin içerden ve dışardan borçlanması çözüm değildir.
Vergi ücretten, elektrikten, benzinden değil, rant gelirinden, faizden alınmalıdır. Her türlü kayıtdışılığın, haksız kazancın önüne geçilmelidir. Bunlar yapıldığı anda Türkiye’de enflasyon düşer, yatırım ve üretim de artar.
Sizler ankette piyasada durumu değerlendirdiniz, ama hızlı bir şekilde Antalya verilerine de bakalım.
İlk sırada turizm verisi var, ama turizme daha sonra detaylı değineceğim.
İstihdam verilerinde kayıtlı istihdam artışında bu yıl Türkiye ortalamasının üzerindeyiz ve hatta istihdam edilen kişi sayısı artışında İstanbul’dan sonra ikinci sıradayız.
SGK’ya kayıtlı esnaf ve işveren sayımız artıyor, tarım üreticisi sayısı ise azalmaya devam ediyor.
Kredi artışında Türkiye’nin gerisinde görünüyoruz, bunun nedeni Türkiye’de büyük şirketlerin daha fazla kredi kullanmasıdır.
Dahilde KDV ticareti yansıtan bir veridir, görüldüğü gibi ilimizde tahsilat artışı %103 oranıyla Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir.
Tabloda ihracat artışımız 5 ayda %15 görünüyor, Haziran ayında artış tek haneye geriledi. Sanayide kimya, metal, elektrik-elektronik, maden ihracatımız pozitif, ama diğer sanayi sektörlerinde ve yaş meyve sebze ihracatında düşüş var. Elektrik, doğal gaz ve diğer girdi maliyetleri, navlun maliyeti ve tedarik sorunları ihracatta yavaşlamaya neden oluyor.
Yatırım teşvikleri havalimanı işletmesinin 10 milyarlık yatırımı sayesinde çok artmış görünüyor. Pandemi döneminde sanayi ve turizm yatırımları düşmüş, tarım yatırımları artmıştı, şimdi tersini görüyoruz.
Aslında yatırım maliyetlerini dikkate aldığımızda yatırım cephesi toparlanmış sayılmaz. Konut satışında ve konut fiyatlarında da önde olmaya devam ediyoruz.
Tarımda ürün fiyatlarımız %125 gibi yüksek oranda artmıştı, halen ortalamada geçen yılın oldukça üzerinde fiyatlar var. Ancak son günlerde domates gibi ürünlerde fiyatlar geriledi. Kaliteli ürünlerin fiyatı yüksek, ama 1-2 liraya satılan domates de var. Bir kasa domates bir diş macunu bile etmezse tarım gelişmez. Tarımda arz planlaması, ürün kalitesi ve ihracat sürekli gündemimizde olması gereken hususlardır.
Ticarette ise iç piyasadaki durum zaten ankete de yansımıştır.
Turizme gelecek olursak, bugünlerde havalimanımıza günde 60-70 bin arasında yabancı ziyaretçi geliyor. Haziran sonu itibariyle turizmde 4 milyon 300 bin civarında bir ziyaretçimiz var. Geçen yılın %200 üzerindeyiz, 2018’in %10, 2019’un %23 gerisindeyiz. Kaybımız savaş nedeniyle Rusya pazarındaki düşüşten kaynaklanıyor.
Burada iki tablo paylaşayım.
Bu tablo 2018 ve 2019’a göre bu yılki durumu gösteriyor. Görüldüğü gibi, Almanya’da 2019’a yaklaştık, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde de 2019 yılını geçmiş durumdayız, ama Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya’da savaşın etkisini yaşıyoruz.
Geçen yıl Rusya ve Ukrayna belirleyici olmuştu. Rusya 2019 yılında 5,5 milyonluk bir pazarımızdı, savaş olmasaydı Rusya ve Ukrayna’dan 7 milyondan fazla ziyaretçimiz olurdu. Rusya’da savaşa rağmen enflasyon oranı %17, Ruble savaş öncesinden daha değerli bir para oldu. Rus turistler yurt dışına 10 bin dolar çıkarabiliyorlar, yani potansiyel var, Antalya’ya talep var, ama uçak seferleri yetmiyor.
Bu konuda Bakanlıklarımız çok çaba harcadı, uçak seferleri için özel teşvikler çıkarıldı. Umarım ki bu çalışmalar daha iyi sonuçlar verir. Ayrıca Avrupa’da covid vakalarında artış nedeniyle yeni önlemlerin alınması da konuşulmaktadır. Olumsuz bir gelişme olmamasını, sezonu en iyi performansla geçirmeyi temenni ediyorum.
Aslında uçak olsa bu fiyatlarla diğer ülkelerden de daha fazla turist gelir. Çünkü fiyatlarımız rakip ülkelere göre çok avantajlı oldu. Geçen ay Turizm Rekabet Gücü 2021 Yılı Endeksi Yayınlandı. Türkiye 117 ülke arasında turizm rekabet gücünde 45. Sırada görünüyor. Dünya turizminde iyi olduğumuz alanlar havalimanlarımız, hava taşımacılığı, kültür varlığımız, otel fiyatlarımız, çalışanların hizmet kalitesi, sağlık hizmetlerimiz ve rent a car hizmetlerimizdir.
Turizmde fiyat rekabetinde ise 18. sıradayız. Bu iyi mi kötü mü değerlendirmeyi size bırakıyorum.
Kazakistan fiyat avantajında lider olmuş, bizden önce Mısır, Tunus, Vietnam, Gürcistan var, Endonezya, Hindistan gibi ülkeler bizden sonra geliyorlar. Bu sıralama fiyat kalite dengesi bakımından fiyatlarımızın düşük olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle kaliteye, fiyata dikkat etmek gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Türkiye bu kalitede ürün ve hizmeti daha yüksek katma değerle sunmalıdır.
Yıllarca turizmde yatak kapasitesinin çok fazla olduğunu söyledik, son yıllarda villa ve apart turizmi yatırımları da çok arttı ve yatak kapasitemiz nereye çıktı bilmiyoruz.
Bu kapasiteyle fiyatların düşmemesi için hem turizmi çeşitlendirmeli hem de tüm tesislerde belirli bir kalite standardını korumalıyız.
Komitelerimizin gündeminde ekonomik sorunlar kadar sektörel sorunlar da bulunuyor. Burada ortak sorunlara biraz değinmek istiyorum.
Yarın TOBB’da Cumhurbaşkanı Yardımcısımız ile Hazine ve Maliye, Sanayi ve Teknoloji, Ticaret, Tarım ve Orman, Enerji ve Tabii Kaynaklar,Çalışma Bakanlarımızla toplantı yapılacak. Sorunlar ve talepleri bir kez daha kendilerine sunacağız. Komitelerimizin sorunlarını Bakanlarımıza bizzat iletebilirim. Ben son komite gündemlerinden söz edeceğim, siz de ayrıca önemli konuları dile getirin lütfen.
Komite taleplerinden birisi madencilik grubumuzun ruhsat bedelleri süresinin uzatılmasıdır.
Komitelerimizin önemli bir gündem maddesi kira artışlarıdır. İşyeri kira artışlarına da sınır getirilmesi talepleri haklıdır, maalesef mülk sahibi-kiracı tartışmaları bazı yerlerde cinayete kadar varmıştır. Enflasyonun maliyetinin her kesime adaletli dağıtılması gerekirdi. Bu konuda işyerleri için de daha makul oranlar belirlenmesi doğru olacaktır.
3. grup (Madencilik)
Ruhsat bedelleri ödeme sürelerinin uzatılması
10. grup (Deri-ayakkabı)
İşyeri kira artışlarına sınır getirilmesi
12. grup (Mobilya)
Lojistik maliyetleri ve montaj elemanı eğitimi
14. grup (Akaryakıt-gaz)
Kar marjı erimesi ve dağıtım şirketleri uygulamaları, işbaşı eğitim programı desteği, fiyat farkı ve sözleşme feshi oranları
18. grup (Plastik, alüminyum)
Deniz suyu kirliliği, zift türü atıklar, Geri dönüşüm-atık sektöründe çalışan işyerlerinin denetlenmesi
20. grup (İzolasyon, seramik)
Enflasyon muhasebesi
26. grup (Elektrik)
GES destekleri toplantısı düzenlenmesi
30. grup (İnşaat)
Konut fiyatlarında artışa karşı öneriler raporu
36. grup (Konaklama)
Güvenli turizm sertifikası uygulamasının gönüllü olması
37.grup (Yiyecek-içecek hizmetleri)
İşyeri kira artışlarına sınır getirilmesi
38. grup (Reklam, fuar)
Yabancı ülke vatandaşlarının kayıtdışı ticari faaliyetleri, akaryakıtta ÖTV’nin kaldırılması
40. grup (Sigorta)
Deniz araçları sorumluluk sigortası ve acente komisyonları
41. grup (Gayrimenkul)
Konut fiyatlarında artışa karşı öneriler raporu
46. grup (Taşıt kiralama)
Elektrikli scooter kullanım kuralları, otopark depolama alanı şartı
47. grup (SPA)
Elektrik, su, doğal gaz zamları nedeniyle tarife artışı
48. grup (Eğitim)
Özel anaokulu ve kreş gündüz bakımevleri KDV oranının %1 olması
Mobilya grubumuz lojistik maliyetlerden yakınmaktadır. Bu aslında birçok sektörün sorunudur. Artık şehrin Toptancı Hal gibi ticaret sektörüne dönük bir lojistik merkezi olmalıdır. Arazi verilse oda olarak biz yaparız. Böylece birçok üyemizin lojistik maliyetini azaltırız. Bu konuyu Hükümet gündemine de taşıyoruz.
14. grubumuzda sorun çok, onlar da yoğun çalışıyorlar, akaryakıt istasyonlarının yarın TOBB’da gündeme geleceğini düşünüyorum.
18. Grubumuz son günlerde görülen deniz kirliliği ve geri dönüşüm sektöründeki çevre sorununa değinmiş. Antalya için hayati bir konudur. Her sektör, her işyeri su veya kimyasal atığını kontrol etmek, arıtmak sorumluluğundadır. Bizim çevreci dönüşüm projesinin ne kadar önemli olduğunu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
20. Grubumuzun enflasyon muhasebesi konusunda bildiğiniz gibi kanunen yüksek enflasyon durumunda enflasyon düzeltmesi zorunluydu, ama kuyumcular hariç 2023 sonuna kadar ertelendi. Çünkü enflasyon düzeltmesi bazı şirketler için ilave vergi doğurmaktadır. Yeniden değerleme biraz bunun için getirildi, ama bazı sektörlerde yeterli olmuyor.
26. Grubumuz GES destekleri konusunda toplantı yapacak. Aslında Devlet Destekleri Zirvesi’ni bunlar için yapıyoruz, orada da görüşülebilirdi, ama önemli konu, ne kadar görüşülse o kadar yararlıdır.
30. ve 41. Gruplarımız toplantılar yaptılar, konut fiyatları konusundaki önerilerini kurumlarla ve basınla paylaştık.
36. Grubumuz güvenli turizm sertifikasında zorunluluğun kalkmasını istiyor. Bakanlık bunu ülke reklamı için değerlendiriyor, bazı tur operatörleri büyük otellerden talep ediyorlar, ama ihtiyaç duymayan işletmeler de var, dolayısıyla bu talebi de dile getiriyoruz.
38. Grubumuz sektörde kayıtdışı çalışanlardan uzun zamandır yakınıyordu, şimdi buna yabancı ülke vatandaşları da ilave olmuş gözüküyor. Hizmet sektörlerinde maliyetler artarken ciro ve karlar enflasyona yetişemiyor, reklam sektörü de bunlardan birisi.
Arkadaşlarımızın akaryakıtta ÖTV’nin kalkması talebi bütün sektörlerin, halkın ortak talebidir zaten.
47 ve 48. Gruplarımızda da maliyetler, tarifeler ve KDV talepleri bulunuyor.
Biz söylesek de bu tür taleplerin karşılanması kolay değil. Çünkü bildiğiniz gibi Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen ek bütçe değişikliğinde petrol ürünlerinde 32 milyar olan vergiye ek bütçede 47 milyar daha ilave edildi. Biraz önce söyledim, bu vergilerin kalkmasını istiyorsak reformlar yapmalıyız.
Bu dönem önemli çalışmalarımızdan birisi Antalya ekonomisinde çevreci dönüşüm projesidir. Bu konuda Mimar ve Mühendis Odalarıyla neredeyse 2 yıldır çalışıyoruz. Geçen yıl Büyükşehir Belediyemiz ve 100’e yakın kurum ve kuruluşun katılımıyla başlattığımız çalıştayların raporları bitmek üzere. Şimdi turizm, sanayi ve tarım sektörlerinde çevreci dönüşüm gruplarını da kuruyoruz ve bu konular detaylı ele alınacak. Bu gruplara meclisten ve komitelerimizden de katılım olacak.
Bu ay SİAD’lar ve mühendis odalarımızla yaptığımız toplantıda Bülent Topkaya hocamız Antalya’da bir Çevre Vakfı kurulması önerisinde bulundu. Yapabilsek onlarca uzmanın çalışacağı, projeler üretip yapacak Antalya Çevre Vakfı geleceğin en önemli sivil kurumlarından birisi olur ve Antalya’ya da yakışır. Fakat bu tür girişimler artık şirketlerimizin ve halkın katılımıyla olmalı, sadece bizim gibi kurumların üzerinde kalmamalıdır.
Antalya gibi bir şehirde binlerce üyesi olan güçlü vakıflarımız, kooperatiflerimiz olmalıdır. Ortak girişimlerimiz, ortak gazetelerimiz, televizyon kanallarımız olmalıdır. Herkes bu güzel şehirden kazandığının bir kısmını Antalya’nın geleceği için vakfetmelidir. Antalya halkı, iş insanları, çalışanlar bu şehrin sakini değil sahibi olmalıdır.
Son olarak gündemimizde olan 2 konuyu paylaşmak istiyorum. Batı Akdeniz Ticaret Buluşmaları’nın bir çıktısı olarak 2 Ağustos’ta Bölgemizin mermer sektörü temsilcilerini bir araya getiriyoruz. İnanıyorum ki bu etkinlik yeni iş birliklerine, sektörel sorunların çözümüne katkıda bulunacaktır.
Büyükşehir Belediyemiz ve İl Müdürlerimizle Müşterek Komiteler Toplantımız da gündemimizdedir. Toplantı tarihini önümüzdeki günlerde kesinleştireceğiz.
Gelecek hafta Kurban Bayramını kutlayacağız. Kurban bayramının ülkemize, Antalya’ya, sizlere ve bütün üyelerimize sevgi, iyilik, esenlik ve bereket getirmesini diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.